Cübbeli Ahmed'in bir TV programındaki sözlerini dinledim (bağlantısı aşağıda verilmiştir). Malum sebeplerden, bu kısımda muhatab olduğu sorulara samimi cevap verebildiğini, açık konuşabildiğini sanmıyorum. Bu konularla ilgili sorulara böyle uzun cevap vereceğine, "ben tarihçi değilim, her konuda o konunun uzmanı konuşmalıdır" gibi bir izah yapıp, susmayı tercih edebilirdi.
https://www.youtube.com/watch?v=OMyVY6tLj_Q
Cübbeli'nin bazı sözlerini belki te'vil edebiliriz. Ancak, netice olarak, bu programda bazı söyledikleri (ve muhtemelen iyi bildiği bazı gerçekleri söyle(ye)memiş olması), Yiğit Bulut'un söyledikleriyle de birleşince, yakın tarihimizi iyi bilmeyen gençler için yanıltıcı olabilir. Şu bağlantıda da benzer ifadeleri var:
http://www.youtube.com/watch?v=HrVrCNtKxbU
Cübbeli burada diyor ki "[Atatürk] şu Kur'an iyi anlaşılsın diye para vererek tefsir yazdırıyor..."
https://www.youtube.com/watch?v=OMyVY6tLj_Q
Cübbeli'nin bazı sözlerini belki te'vil edebiliriz. Ancak, netice olarak, bu programda bazı söyledikleri (ve muhtemelen iyi bildiği bazı gerçekleri söyle(ye)memiş olması), Yiğit Bulut'un söyledikleriyle de birleşince, yakın tarihimizi iyi bilmeyen gençler için yanıltıcı olabilir. Şu bağlantıda da benzer ifadeleri var:
http://www.youtube.com/watch?v=HrVrCNtKxbU
Cübbeli burada diyor ki "[Atatürk] şu Kur'an iyi anlaşılsın diye para vererek tefsir yazdırıyor..."
(Cübbeli Ahmed Hoca'nın bunu da senelerdir beyni yıkanmış bazı kesimlerin düşmanlığına sebep olmamak için, fitne çıkarmamak için bu şekilde söylediğine inanıyorum. Yoksa bu konuları bilmeyecek biri değildir.)
Aşağıda -kendim hiç yorum yapmadan- bazı iktibaslar yapacağım.
ABD BÜYÜKELÇİSİ ANLATIYOR
RADİKAL - İSTANBUL - Atatürk'ün din hakkındaki görüşlerine ışık tutacak yeni bir belge ortaya çıktı. 1932-1933 yıllarında Ankara'da görev yapan ABD Büyükelçisi Charles H. Sherrill'in hazırladığı ve Atatürk'ün kendi ağzından dinle ilgili görüşlerini içeren rapor ilk kez Toplumsal Tarih dergisinde araştırmacı yazar Rıfat N. Bali'nin hazırladığı yazıda yayımlandı. Büyükelçi, Ankara'da görev süresi boyunca Atatürk ile yaptığı görüşmelere ve gözlemlere dayanarak 'A Year's Embassy to Mustafa Kemal' adlı bir kitap hazırlamıştı. Eser ilki, 1934 yılında Atatürk yaşarken, üç kez Türkçeye çevrildi. Kitabın en ilginç bölümü Atatürk'ün dine bakışını içeren kısımdı. Bu bölümde yazar, Atatürk'le yaptığı uzun bir mülakata yer vermiş ancak Atatürk'ün sözlerinin bir kısmını kitaba almamış bunu da "Din konusundaki şahsi görüşleri hususunda söylediklerinin tamamını burada vermek hiç doğru olmaz" satırlarıyla dile getirmişti. Ancak Sherill, kitaba sadece bir bölümünü aldığı görüşmeyi özetleyerek bir rapora döktü ve ABD Dışişleri Bakanlığı'na gönderdi. ABD Dışişleri Arşivi'ndeki bu raporu, Bali Türkçeye çevirip Toplumsal Tarih'e yazdı. Aşağıda, raporun tam metni yer alıyor.
Bursa hadisesi
Bu çerçevede yakın tarihte olan Bursa hadisesi üzerinde serbestçe konuştu. Bu hadise Türklerce değil üç yabancı tarafından çıkarılmıştı: Bir Arnavut, bir Bulgar ve bir Rus. Hatta Üçüncü Enternasyonal tarafından kışkırtıldığını da ima etti. Muhtemelen sıkıntı verecek bu siyasi hareketi basit bir dil meselesine, ezanın Arapça yerine Türkçe okunması haline dönüştürerek gösterdiği siyasi maharetten ötürü kendisine iltifatta bulundum. Bu sözlerim Kuran'ın Arapçadan Türkçeye tercüme edilmesi için nasıl ve neden telkinde bulunduğu konusunda konuşmasına sebep oldu ve bu mevzuda yepyeni bir ufuk açtı. Türk halkının uzun zamandan beri ezberden okuduğu bazı Arapça duaların gerçek manasını anladığı zaman tiksineceğini söylüyor. Kuran'dan alınan bir Arapça bölüm okudu.
Bu çerçevede yakın tarihte olan Bursa hadisesi üzerinde serbestçe konuştu. Bu hadise Türklerce değil üç yabancı tarafından çıkarılmıştı: Bir Arnavut, bir Bulgar ve bir Rus. Hatta Üçüncü Enternasyonal tarafından kışkırtıldığını da ima etti. Muhtemelen sıkıntı verecek bu siyasi hareketi basit bir dil meselesine, ezanın Arapça yerine Türkçe okunması haline dönüştürerek gösterdiği siyasi maharetten ötürü kendisine iltifatta bulundum. Bu sözlerim Kuran'ın Arapçadan Türkçeye tercüme edilmesi için nasıl ve neden telkinde bulunduğu konusunda konuşmasına sebep oldu ve bu mevzuda yepyeni bir ufuk açtı. Türk halkının uzun zamandan beri ezberden okuduğu bazı Arapça duaların gerçek manasını anladığı zaman tiksineceğini söylüyor. Kuran'dan alınan bir Arapça bölüm okudu.
Türkçe Kuran [tercümesi] okutma nedeni
Bu duada Hz. Muhammed [aleyhisselam] amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gitmeleri için beddua eder. "Düşünen bir Türk'ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?" dedi. Bu fikrini geliştirdikçe ben de gitgide Kuran'ın Türkçe okunmasını teşvik etmesinin sebebinin Kuran'ın Türkler arasında gözden düşmesi olduğu neticesine varıyorum.
Bu duada Hz. Muhammed [aleyhisselam] amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gitmeleri için beddua eder. "Düşünen bir Türk'ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?" dedi. Bu fikrini geliştirdikçe ben de gitgide Kuran'ın Türkçe okunmasını teşvik etmesinin sebebinin Kuran'ın Türkler arasında gözden düşmesi olduğu neticesine varıyorum.
(Radikal Gazetesi, 6 Eylül 2006)
Yazının tamamı yukarıda verdiğim bağlantıda mevcut; şimdi başka bir kaynağa bakalım:
Yazının tamamı yukarıda verdiğim bağlantıda mevcut; şimdi başka bir kaynağa bakalım:
KAZIM KARABEKİR ANLATIYOR
K. Karabekir 14 Ağustos 1923 tarihinde Türk Ocağı'nda verilen bir çay ziyafetine gitmeden önce şu bilgileri işitdiğini bildiriyor:
"Gazi Kur'an-ı Kerimi bazı İslamlık aleyhdarı züppelere tercüme ettirmek arzusundadır. Sonra da Kur'anın Arapça okunmasını namazda bile yasaklayarak bu tercümeyi okutacak! Ve o züppelerle işi alaya boğarak, güya Kur'anı da, İslamlığı da kaldıracaktır!" (s.158)
Akşam bu konudaki itirazlarını bildirince olanları şöyle anlatıyor:
"M. Kemal Paşa beyanatıma karşı hiddetle bütün içini ortaya döktü:
Evet Karabekir; Arapoğlunun yavelerini Türkoğullarına öğretmek için Kur'anı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip aldanmakda devam etmesinler!...
Şüphe yok ki, yakın günlere kadar Kur'anı ve Peygamberi her yerde medh ve sena eden ve hatta hutbe okuyan bir insandan bu sözleri beklemek herkese eza veriyordu." (s.159)
Kaynak: Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası: Atatürk-Karabekir, Yayına hazırlayan: İsmet Bozdağ, Emre Yayınları, Aralık 1991.
TBMM'DE BİR KONUŞMA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder