İbni Baz ve İbn Useymîn gibi Vehhabîlerin de dünyanın döndüğünü inkâr ettikleri biliniyor. Ancak, şu iki kaynakta verilen bilgilere göre, bu şahıslar dünyanın döndüğünü kabul edenleri tekfir etmemişlerdir:
http://www.livingislam.org/k/vt1-gfh_e.html#10
http://www.hayrettinkaraman.net/makale/0766.htm
"Dünyanın Döndüğüne İnanmak Dehrîliktir!" diye yazan bu yerel Vehhabî ise, adı geçen üstadlarını da aşarak, dünyanın kendi etrafında döndüğünü kabul eden yüz milyonlarca Müslümanı açıkca tekfir etmiş oluyor. Müslümanları bu şekilde, yani ilmî bir delil olmadan ve pervasızca tekfir eden kendisi kâfir olur.
Şimdi bu kıt akıllı şahsın yazdıklarına bakalım:
"Dünyanın döndüğüne inananların bilginlerinden Einstein, bir kimsenin dünyanın etrafında ondan daha hızlı dönmeyi başarması halinde zamanda yolculuk yapabileceğini Relativite teorisinde zikretmiştir. Şayet bu kimse dünyanın aksi istikamette dönebilirse geçmiş zamana gidebilecek, dünya ile aynı istikamette ondan daha hızlı dönebilirse de gelecek zamana gidebilecektir. Şayet dünya dönseydi buna inanmak gerekirdi ki, böyle bir inanç Allah Azze ve Celle’nin kaderini ve ayetlerini yalanlamaktır... Dünyanın döndüğüne inanmak, zamanda yolculuğun mümkün olduğuna inanmayı gerektirir..."
Vehhabî'den iktibas ettiğim sözler burada bitti.
Yukarıda iktibas ettiğim pasaj baştan sona saçmalık ve hezeyan mesabesindedir. Hatta "sarhoş sayıklaması" veya "deli saçması" ifadeleri bile bu cümleleri tasvir etmek açısından hafif kalırlar. Neresini düzeltelim ki?
Bu şahsın fen bilgilerinden tamamen habersiz olduğu anlaşılıyor. Internette, muhtemelen çok sayıda bilim-kurgu roman okumuş ama fizik bilgisi zayıf birilerinin karaladığı bazı yazıları okuyup, bunları fen bilgisi zannetmiş olsa gerek. Kaldı ki, bu tür yazıları da doğru anlayabileceği şüphelidir.
Kısaca yazalım:
1. Albert Einstein'ın İzafiyet Nazariyesi'nin [İng. "Relativity Theory"] "bir kimsenin dünyanın etrafında ondan daha hızlı dönmeyi başarması halinde zamanda yolculuk yapabileceği" şeklinde bir iddiası yoktur. Bu mesnedsiz, uydurma bir isnaddır. Einstein'ın veya herhangi ciddi bir fizikçinin böyle bir şey söyleme ihtimali de yoktur.
2. Ayrıca, hiç bir fizik/fen kitabında “…şayet bu kimse dünyanın aksi istikamette dönebilirse geçmiş zamana gidebilecek, dünya ile aynı istikamette ondan daha hızlı dönebilirse de gelecek zamana gidebilecektir.” şeklinde bir görüş yoktur. Lise seviyesinde bile olsun fizik okumuş hiç bir kimse, böyle bir hezeyan yumurtlamaz.
Dünyanın kendi ekseni etrafındaki açısal dönüş hızı her yerde -yaklaşık- 360 derece/gündür. Ancak, yeryüzünün herhangi bir noktasının teğet ("tangential") hızı, dünyanın sathında bulunulan yere göre değişir: Bu hız, kutuplara yaklaştıkça azalır, Ekvator'a yaklaştıkça artar. Ekvator'da takriben 465 metre/sn kadardır ve yaklaşık 300,000,000 metre/sn olan ışık hızına göre çok küçüktür. Böylesine düşük hızlarda izafiyet etkileri ["relativistic effects"] görülmez. Kaldı ki, Einstein'in İzafiyet Teorisi'ne göre hiç bir cisim veya enerji, ışık hızını aşamaz.
Yukarıda bahsedilen 465 metre/sn hızını aşan füzeler ve uçaklar halen mevcuttur. Ancak, bu hızlı vasıtaları hatırlamaya da gerek yoktur. Yeryüzünde sabit duran bir kişi veya havada ilerlemeden duran bir helikopter, dünya ile beraber hareket etmekte, yani dünya ile aynı hızda dönmektedir. Demek ki, yavaş adımlarla doğuya doğru yürüyen bir adam dünyadan daha hızlı dönmektedir! Otobüsün içinde öne doğru yürüyen bir adamın, otobüsten daha hızlı gitmesi gibidir. "Einstein, bir kimsenin dünyanın etrafında ondan daha hızlı dönmeyi başarması halinde zamanda yolculuk yapabileceğini Relativite teorisinde zikretmiştir" sözünün ne kadar gülünç olduğu buradan da anlaşılabilir.
Bir diğer zırvası da, "Dünyanın döndüğüne inanmak, zamanda yolculuğun mümkün olduğuna inanmayı gerektirir" sözüdür. Bu sözün ilmî ve mantıkî hiç bir mesnedi yoktur. Bu, sahibini rezil eden, onun zekâsızlığını ve cahilliğini ortaya çıkarmasının yanı sıra, hiç bilmediği konularda cesaretle konuşabilen aşırı derecede utanmaz bir şahıs olduğunu gösteren bir sözdür.
Sonra bu Vehhabî demiş ki:
"Muhakkak ki gece ve gündüz, Allah’ın birer mahlukudurlar, haşa dünyanın dönmesiyle oluşmazlar."
Bu söz şuna benziyor: "Muhakkak ki her çocuk, Allah’ın birer mahlukudur, haşa bir kadınla bir adamın evlenmesiyle dünyaya gelmez." Ne mantık ama!
Dünyanın dönmesini de elbette Allahü teâlâ yaratıyor. İşte, gece ve gündüzü de dünyayı döndürerek yaratıyor. Bu bilgi, gece ve gündüzün Allah'ın birer mahluku olduğu gerçeği ile çelişmez.
Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil’aliyyil’azîm!
Murat Yazıcı