Ehl-i Sünnet Müdafaası

Ehl-i Sünnet Müdafaası

Bu sayfayı hazırlamaktaki maksadım "Ehl-i sünnetin müdafaası" için bir bilgi ve belge bankası meydana getirmektir. Faydalı olacağı ümidi ile başladım. Allahü teâlâ hâlis niyet, hayırlı netice ve muvaffakıyet nasib etsin. Bu sayfayı ziyaret eden kardeşlerimden hayır dualarını istirham ederim. (Daha fazla bilgi için sayfanın altına bakınız.)

14 Ocak 2009 Çarşamba

Mâlik ed-Dâr Hadîsi Sahîhtir

Hadîs âlimi Abdülhak-ı Dehlevî (vefatı m. 1642) diyor ki:

"İbni Ebî Şeybe haber verdi: Hazret-i Ömer zamanında Medîne'de kaht [yanî kıtlık, gıda maddelerinin azlığı] oldu. Bir kimse, Kabr-i Nebevî'ye gelip, yâ Resûlallah! Ümmetin için yağmur duâsı yap! Helâk olacağız dedi. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem rüyâsında görünüp, Ömer'e git! Yağmur geleceğini müjdele buyurdu. İbni Cevzî diyor ki, Medîne'de kaht oldu. Hazret-i Âişe'ye gelip, yalvardılar. Resûlullahın türbesinin tavanını deliniz buyurdu. Öyle yapdılar. Çok yağmur yağdı. Kabr-i şerîf ıslandı." (Cezb-ül-kulûb)

Burada geçen birinci rivayet "Mâlik ed-Dâr Hadîsi"dir. Detaylara geçmeden önce, araştırma yapmak isteyenler için, bu haberin yazılı olduğu/açıklandığı ve kolaylıkla ulaşılabilecek bazı Türkçe/tercüme kaynakları burada kaydedelim:

1. Mevlânâ Muhammed Fadlurresul, Tashih'ül Mesail, Berekât Yay., İst, 1976, s. 82.
2. Ebu Hamid bin Merzuk, Bera’atü’l-Eş’ariyyin min Akaidi’l-Muhâlifin, Bedir Yay., İst 1994, s. 339.
3. Yusuf-i Nebhanî, Şevahidü'l-Hakk, Fazilet Neşr., İst., s. 177.
4. İmam-ı Kastalânî, Mevahibu Ledunniye, Hisar Yayınevi, İst., c.2, s. 365.
5. "İlim Heyeti", Muhtelif Bilgiler ("Faideli Bilgiler" isimli kitabın içinde, 2. kısım), Hakikat Kitabevi, İst. 2001, s. 318-319.
http://www.hakikatkitabevi.com/download/turkce/01-faidelibilgiler.pdf

6. Hüseyin Avni Kansızoğlu, Vesile ve Tevessül-2, Guraba Dergisi, 7.-8. Sayı, 2007.
7. Muhammed bin Alevi el-Maliki, Mefahim, Ege Basım, İst. 2007, s. 150-151.

Bu sonuncu kaynakta, yani Mefahim'de diyor ki:

"Hâfız Ebu Bekr el-Beyhaki şöyle demiştir: Ebu Nasr bin Katade ve Ebu Bekr el-Farisi bize demişlerdir ki: Ebu Ömer bin Matar, İbrahim bin Ali ez-Züheli'den, o, Yahya bin Yahya'dan, o, Ebu Muaviye'den, o, Ameş'ten, o, Ebu Salih'ten, o da Mâlik'ten rivayet etmiştir." (s. 150)

11 Ocak 2009 Pazar

İmâm-ı Sübkî: Şifâüs-sikâm fî ziyâreti hayr-il-enâm

İmâm-ı Sübkî

Fıkıh, tefsîr, hadîs, kırâat, lügat ve nahiv âlimi. İsmi, Ali bin Abdülkâfi bin Ali bin Temmâm bin Yûsuf bin Mûsâ bin Temmâm el-Ensârî el-Hazrecî es-Sübkî eş-Şâfiî olup, künyesi Ebü’l-Hasen’dir. Lakabı ise Takıyyüddîn’dir. 683 (m. 1284) senesi Safer ayında, Mısır’ın Sübk köyünde doğdu. 756 (m. 1355) senesinde bir Pazartesi gecesi Kâhire’nin dışında bir yerde vefât etti. Cenâzesi Bâb-ün-nasr denilen yere defnedildi. Cenâze namazı çok kalabalık bir cemâat tarafından kılındı. Cenâzeye katılanların bir ucu vefât ettiği evde, diğer ucu defnedildiği yer olan Bâb-ünnasr denilen yerde idi. Oğlu Abdülvehhâb Tâcüddîn-i Sübkî, Şâfi’î âlimlerinden olup, 771 [m. 1370] de Şâmda vefât etmişdir.

Zehebî, “El-Mu’cem-ül-muhtâr” isimli eserinde, onun hakkında şöyle yazmaktadır:

“Takıyyüddîn Sübkî, dînin emir ve yasaklarına uyan, tevâzu sâhibi, seçkin bir zât idi. İlim ve vekâr sâhibiydi Fıkıh ve hadîs ilimlerini çok iyi bilir ve ders olarak okuturdu. Usûl ve Arabî ilimlerde ilmi çok fazla idi. İbn-i Sâig’den kırâat ilmini öğrendi. Pek güzel eserler yazdı. Ben ondan ilim öğrendim. Şam’da kadılık yaptı. Verdiği hükümlerden herkes memnun olurdu.”

Ebû Abbâs Ahmed bin Yahyâ, “Megârık-ül-ebsâr” adlı eserinde onun nesebini zikr ettikten sonra şöyle der:

“Takıyyüddîn Sübkî, dört mezhep içinde hüccet, hepsinin müftîsi, hadîs âlimlerinin rehberi, kıymetli eserler sâhibi bir âlimdir.”

Selâhüddîn Ebü’s-Safâ Halîl bin Aybek es-Safdî, “A’yân-ül-Asr” adlı eserinde, Takıyyüddîn Sübkî’nin, tefsîr, kırâat, hadîs, usûl, fıkıh, mantık, hılâf, nahiv, lügat ve edebiyât ilimlerinde çok yüksek olduğunu beyân ettikten sonra şöyle der:

“İnsanlar ilimde küçük sularda iken, o, ilim okyanuslarına dalıyordu, insanlar karanlık yollarda yürürken, o, aydınlık yollarda yürüyordu. Takıyyüddîn Sübkî, dâima tebessüm ederdi. Heybetli bir görünüşe, yüksek bir yaradılışa sâhipti. Hilmi pekçok idi. Elinde imkân olduğu hâlde, kimseden intikam almamıştır. Belâ ve musîbete uğrayanlara çok acırdı. Gıybet, dedikodu asla yapmazdı. Çok zâhid idi. Dünyâya hiç rağbet etmezdi.”
Zehebî, onun ilmî üstünlüğünü şöyle dile getirmektedir:

“Takıyyüddîn Sübkî, ezberde ve tenkid husûsunda İbn-i Maîn gibi; Fetvâları husûsunda Süfyân-ı Sevrî ve İmâm-ı Mâlik gibi; cedel ve mubâhese ilminde Fahruddîn Râzî gibi; nahiv ilminde Müberred ve İbn-i Mâlik gibi idi.”

Şifâüs-sikâm fî ziyâreti hayr-il-enâm hakkında

Ezher Üniversitesi âlimlerinden ve “Tathîr-ül-Fuâd min denis-il-i’tikâd” adlı eserin sâhibi Muhammed Bahît el-Mutiî, Takıyyüddîn Sübkî’nin yazmış olduğu “Şifâ-üs-sikâm fî ziyâreti hayr-il-enâm” adlı eser hakkında şöyle demektedir:

“Bu asırda İbn-i Teymiyye’nin bozuk sözlerini taklid eden ba’zı kimseler çıkıp, müslümanlar arasında bunları yaymaya, hattâ bunun için onun “Vâsıta” adlı eserini basdırıp neşretmeye başladılar. “Vâsıta” denilen bu kitap; Kitap, sünnet ve müslümanların akîdelerine ters düşen, İbn-i Teymiyye’nin ortaya çıkardığı bid’atleri ihtivâ etmektedir. Bu kimseler, bu hareketleri ile, uyumakta olan bir fitneyi uyandırdılar. Üzerimize düşen vazîfeyi yerine getirmek, müslümanların “Vâsıta” kitabı ve İbn-i Teymiyye’nin yolunda gidenler vâsıtasıyla dalâlete düşmemesi için, bu kitaba bir cevap yazmaya karar vermiştim. Ancak, büyük âlim Takıyyüddîn Sübkî’nin Şifâ-üs-sikâm eserini görünce, bu eseri tab edip neşretmekle iktifâ ettik. Bu eser, İbn-i Teymiyye’nin hem “Vâsıta” adlı kitabında, hem de diğer kitaplarında bulunan sözlerine cevaptır. Onun bozuk düşüncelerini ve bozuk fikirlerindeki inadını ortaya koymaktadır. Böylece müslümanların doğru yolda bulunmalarına yardımcı olmaya çalıştık.”



Şifâüs-sikâm fî ziyâreti hayr-il-enâm
Seçilmiş Bölümler

2 Ocak 2009 Cuma

Mevdudi Hakkında

Mevdudi’nin Kişiliği ve Fikrinin Beyanıdır.

Malum olduğu üzere Mevdudi 1933’de çıkarmış olduğu ‘Tercüman Kur’an’ adlı dergide hayatından şöyle bahseder:

‘1916 ve 1921 seneleri arasında avukat olan babam felce uğrayıp hasta yatmasından dolayı son derece belaya giriftar oldum; fakir düştüm; tahsilimin ikmalinden geri kaldım. Bundan böyle diyar diyar dolaşmaya mecbur oldum. Böyle belalardan bir an önce kurtulmak çaresini aramaya başladım. Nihayet Hinddeki ulemadan müteşekkil bir cemaat tarafından yayınlanan ‘Cemiyet’ adlı dergide çalışmaya başladım. Hakikaten bende yazı yazma kabiliyeti, üstün zeka vardı. Fakat benim arzum bu olmadığı için, edebiyat, mantık, hadis ilimleri okumak isterdim. Bu gaye ile o çalışmayı bıraktım ve Haydarabad’a döndüm. Ne faydaki maişet derdi peşimi bırakmadı. Bilmecburiye te’lif ve tasnif ile meşgul oldum. Zira fıtratımda konuşkanlık, fesahat, aşırı zeka ve edebi bir uslub vardı. Bu fıtri olan melekemi, fiile geçirmeye çalışırken, sayın muhterem! Yazar Niyazi Fetahporî ile tanıştım. Kendisi kuvvetli bir yazardı. Sohbetiyle şerefyap olduğum zamanda içimdeki yazarlık melekesi fiile geçti. İşte Fetahpori sayesinde ‘Tercüman Kur’an’ adlı dergimi çıkarıp neşretmeye muvaffak oldum. (Mevlana Mevdudi s.2,3 Müellifi Es’ad Geylani)

Görülüyor ki, Mevdudi gençliğinde ilmini Pakistanlı meşhur Fetahpori’den almıştır. Bu adam tahminimce 1921, 22 civarında yazarlık yapardı. Yazılarında cennet ve cehennem ile alay eder… Ve nihayet İslam dininden rücu ettiğini kendisi söylüyor. İşte bu mürted Fetahpori’nin Mevdudi’ye emdirdiği ilim sütü, Mevdudi’nin kalbini bozmuş; kalemini kaydırmıştır.

Yazıların Kaynakları

Bu sayfadaki yazılar genel olarak şu iki kategoriden birine girmektedir:
1. Gazete, dergi veya kitaplardan alınmış kısımlar veya makaleler. Bunların yazarları ve hangi kaynaktan alındığı açıkca belirtilmiştir. İstifadeli olduğunu ve mühim bilgiler ihtiva ettiğini düşündüğüm yazıları -muhtevalarını değiştirmeden- buraya aldım. Bu tür yazılarda ifade edilen görüşler yazarlarına aittir.
2. Kendi araştırmalarıma dayanan, çeşitli kitaplardan ve makalelerden istifade edilerek derlenmiş yazılar. İstifade edilen kaynaklar listelendikten sonra genellikle "Hazırlayan: Murat Yazıcı" ifadesi yazının sonuna eklenmiştir.
Bu sayfadaki yazıların mühim bir kısmını çeşitli forumlarda yayınlamıştım. Bu tür yazılarımı düzeltmeler ve ilaveler yaparak burada toparladım. Gerektiğinde eski yazılara yeni belge ve bilgiler ekliyorum.
Not: Sayfanın sol üst köşesindeki rakam, 3 Ocak 2009'dan bu yana bu sayfanın kaç kere görüntülendiğini göstermektedir. Bu rakama blog yöneticisinin girişleri dahil değildir.

Yazıların Kullanım ve Dağıtımı Hakkında

Bu sayfadaki yazıları kopyalayabilir ve kullanabilirsiniz. Buradaki herhangi bir yazıyı başka bir sitede yayınlarsanız, bu sayfaya ( http://muratyazici.blogspot.com/ ) bağlantı vermenizi rica ederim. Zamanla ilave başlıklar eklemenin yanı sıra, mevcut başlıklara da yeni belgeler eklemeyi planlıyorum. Bu sayfaya bağlantı verildiği takdirde, her okuyucu ilgilendiği yazının en yeni haline ulaşma imkânına sahip olacaktır.