"Afgani, İstanbul'da bulunduğu sırada bazı yazar ve şairler üzerinde etkili oldu. Mehmet Emin Yurdakul, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu, Said Nursi, Mehmet Akif Ersoy, Şemseddin Günaltay, Abdullah Cevdet bunlardan bazılarıdır." (s. 56)
Ehl-i Sünnet Müdafaası
Bu sayfayı hazırlamaktaki maksadım "Ehl-i sünnetin müdafaası" için bir bilgi ve belge bankası meydana getirmektir. Faydalı olacağı ümidi ile başladım. Allahü teâlâ hâlis niyet, hayırlı netice ve muvaffakıyet nasib etsin. Bu sayfayı ziyaret eden kardeşlerimden hayır dualarını istirham ederim. (Daha fazla bilgi için sayfanın altına bakınız.)
Etiketler
- Çalgı ve Müzik (7)
- Ehli Sünnet İtikadı (19)
- Elfaz-ı Küfr (2)
- Fıkıh (5)
- İbni Teymiyye ve Takipçileri (31)
- Masonluk (15)
- Reformcular (67)
- Siyonizm (3)
- Şia Taifesine Cevaplar (6)
- Vehhabilere Cevaplar (56)
Blog in English:
26 Aralık 2020 Cumartesi
Mızraklı Hakikat
"Afgani, İstanbul'da bulunduğu sırada bazı yazar ve şairler üzerinde etkili oldu. Mehmet Emin Yurdakul, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu, Said Nursi, Mehmet Akif Ersoy, Şemseddin Günaltay, Abdullah Cevdet bunlardan bazılarıdır." (s. 56)
7 Aralık 2020 Pazartesi
Kendine tefsir profesörü diyen yaratık
Düşünebiliyor musunuz, kendine tefsir profesörü diyen bu yaratık, Kuran-ı Kerim’den ayet okuyor ve “Bu Allah kelamı olamaz” diyor. Bu aşağılık sözü, bugüne kadar kâfirler bile söylemedi.
Adam, Müslümanların en kutsalı olan Kuran-ı Kerim’e inanmadığını üniversite kürsülerinden, gazetelerden ve televizyon ekranlarından bangır bangır bağırıyor, yazıyor-çiziyor, söylüyor; başta YÖK ve Diyanet olmak üzere herkes bön bön bakıyor.
Ey gaflet, dalalet ve ihanet içinde olanlar!
Uyanmak için İsrafil’in ‘Sur’a üfleyip kıyametin kopmasını mı bekliyorsunuz?
Bakınız şair (M. Akif) ne diyor:
‘Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsan bana... Sen böyle değildin.
Sahipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sahip olursan, bu vatan batmayacaktır.”
Fuat Bol, Hürriyet Gazetesi, 7 Aralık 2020
5 Aralık 2020 Cumartesi
Kur’ân-ı kerime iğrenç saldırı!
Son üç gündür sosyal medya, Marmara İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün yeni bir videosu ile çalkalandı. Mustafa Öztürk bu videosunda Kur’ân-ı kerim ile ilgili akıl almaz isnat ve iftiralarda bulunuyordu.
Aslında onun buna benzer videoları daha önce de ortaya çıkmıştı. Kendisine üç beş kez bu sütunlarda cevap vermiş ve çekmiş olduğum videolarla kendisini uyarmıştım. Fakat bu kez kamuoyundan öyle güçlü bir tepki geldi ki Mustafa Öztürk dayanamadı ve istifasını sundu...
4.12.2020
Mustafa Öztürk Hakkında
Ses çıkardığımızda da ortalığı velveleye verip cazgırlıkla sesimizi kısmaya çalışıyorlar.
Onların işlediği her melanet özgürlük bizlerin insanî saikle melanetlerine karşı çıkışımız ise linç etmek oluyor!
İşte en son yaşadığımız vak’a. Bir ilahiyat profesörü Kur’an-ı Kerîm’den âyetler okuyup “Bu Allah dili olabilir mi? İnsani dil olamaz mı?” diyebiliyor. Üstelik bu profesör tefsir hocası ve tefsir yazmış!
Bu profesör daha önce de “Bazı zamanlar keşke Kur’an inmeseydi diyorum”, “Kur’anı’ı bir kenara bırakalım” gibi küfrünü açıkça beyan eden ifadeleri olmuştu.
“Küfrünü açıkça beyan eden ifadeler” demem âfâkî değil; elfâz-ı küfür bahsinin ilk derslerindendir Kur’an-ı Kerîm hakkında hangi beyanların insanı küfre götüreceği.
Âyet-i kerîmeler için “Bu Allah dili olabilir mi? İnsani dil olamaz mı?” diyebilen Mustafa Öztürk hakkında daha önce de yazmıştım. Sadece Öztürk değil ilahiyat fakültelerinin genelinde hakim olan İslâm’ın esaslarına yönelik, en basit ifadeyle şüphe uyandırıcı anlayışı eleştiren yazılar yazdım ve bu fakülteleri denetleyecek bir üst kurulun kurulması gerektiğini vurguladım.
İslâm’ın esaslarına yönelik ifsad söylemlerine tepki gelince “Bu benim düşünce özgürlüğüm” diyen ilahiyatçılar ne yazık ki benim düşünce özgürlüğüme saygı göstermediler. Mezkûr yazılarıma hakaretlerle mukabelede bulundular.
“Özgürce her şeyi tartışalım” diyen bu mâlûm ilahiyatçılar ne ilginçtir ki talebelerinden kendi görüşlerinden aykırı bir görüş duymak istemiyorlar. Allah’ı, Peygamberimizi, Kur’an-ı, sahabeleri tartışan ve tartıştıran mâlûm ilahiyatçılar kendi görüşlerinin tartışılmasında hiç hoşlanmıyorlar. Elllerindeki not kozunu çocuklara baskı unsuru olarak kullanıyorlar.
İlahiyatta okuyan gençlerle bir araya geldiğimde hep hocalarından yana şikayetleri dinliyorum. “Hocanın inandığı gibi derste konuşmaz, imtihanda yazmazsak dersten geçirmiyor, derste içimizden tövbe ede ede hocanın istediği şekilde konuşuyoruz” diyorlar.
Alın size özgür düşüncenin yuvası ilahiyat fakülteleri!
Bu fakültelerde okuyan talebeler fakültedeki öğretim üyesi sayısı kadar dini anlayışa sahipler; derse giren her hocayla itikadlar değişiyor!..
Gömlek değiştirir gibi itikad değiştirmekten yorulan çocuklar dinden de yoruluyorlar.
Eh nasıl olsa bir hocası “Kur’an Allah’ın kelamı değil” diyor, diğer hocası da “Peygamber’den rivayet edilen sözler uydurmadır dinde esas kabul edilmez” diyor, bu durumda haliyle talebe de “Mâdem Kur’an Allah’ın kelamı değil Peygamber’in kelamı, Peygamber’den geldiği iddia edilen sözler de uydurma ve itibar edilmeyeceğine göre ortada İslâm dini diye bir şey kalmıyor” diyerek…
Mustafa Öztürk ve gibilerinin İslâm’ın esaslarına yönelik şüphe uyandıran, tahrif eden beyanlarını ilahiyat fakültelerinde “İslâm’ı öğretiyorum” diye talebelere anlatmalarına gösterilen tepki linç değil haklı bir tepkidir.
İlahiyatçıların bu halka bir açıklama yapma borçları vardır. Çocuklarını İslâm’ı daha iyi öğrensin diye ilahiyat fakültelerine gönderen halkımıza ilahiyatçılar cesurca çıkıp, “Biz burada İslâm dinini öğretmiyoruz. Biz burada çocuklarınızın aklına İslâm hakkında şüpheler sokuyoruz. Zaten bu fakülteler İslâm münekkidleri yetiştirmek için kuruldu” desinler. Halkımız da bilsin okul bitince çocuklarının ne olacağını!
Bir de kendileri gibi düşünmeyen hocalar azgın Kemalistler tarafından linç edilirken onlara erketelik yapanların “Beni linç ediyorlar” diye yakınma hakkı yok!
Yazıların Kaynakları
1. Gazete, dergi veya kitaplardan alınmış kısımlar veya makaleler. Bunların yazarları ve hangi kaynaktan alındığı açıkca belirtilmiştir. İstifadeli olduğunu ve mühim bilgiler ihtiva ettiğini düşündüğüm yazıları -muhtevalarını değiştirmeden- buraya aldım. Bu tür yazılarda ifade edilen görüşler yazarlarına aittir.
2. Kendi araştırmalarıma dayanan, çeşitli kitaplardan ve makalelerden istifade edilerek derlenmiş yazılar. İstifade edilen kaynaklar listelendikten sonra genellikle "Hazırlayan: Murat Yazıcı" ifadesi yazının sonuna eklenmiştir.
Bu sayfadaki yazıların mühim bir kısmını çeşitli forumlarda yayınlamıştım. Bu tür yazılarımı düzeltmeler ve ilaveler yaparak burada toparladım. Gerektiğinde eski yazılara yeni belge ve bilgiler ekliyorum.
Not: Sayfanın sol üst köşesindeki rakam, 3 Ocak 2009'dan bu yana bu sayfanın kaç kere görüntülendiğini göstermektedir. Bu rakama blog yöneticisinin girişleri dahil değildir.