http://www.zekeriyakursun.com/ii-abdulhamidi-tahttan-kimler-indirdi/
Not: 24.03.2021 tarihinde kontrol ettiğimde bu link çalışmıyordu. Aynı makaleyi şurada bulabildim:
Yazıdaki şu pasaj dikkatimi çekti:
Yukarıda belirtilen yazısında “söz söyleme hakkına haiz olduğunu” söyleyip, bunlardan bir kaçını sıraladıktan sonra 7. madde olarak, “Hilafete dair bir rüyadır diyen Bediüzzaman II. Abdülhamid’e hitaben şöyle bir diyaloğu kurgulamıştır:
“Alem-i manada padişahı gördüm. Dedim; sen zekatü’l ömrü Ömer-i Sâni’nin mesleğinden sarf et: Tâ ki meşrutiyet riyasetine lazım ve biâtın manası olan teveccüh-i umûmiyeyi kazanasın.
Padişah dedi: Ben onun yolunda gideyim, siz de ol zaman ehlini taklid edebilirsiniz. Nerede sizlerde onlardaki kuvvet-i İslamiyet ve safvet ve ahlak!
Ben dedim: Bizdeki tenebbüh-i efkâr-i umumî ve tekemmül-i mebâdi ve vesâit ve ihata-i medeniyet o noktaların yerini tutmakla hem o noktaları istihsal, hem de netice-i matlûb olan adalet ve terakkiyi intaç edebilir. Düvel-i ecnebiyenin adaleti bunu ispat eder.
O dedi: Nasıl yapacağım?
Dedim: İstibdat, kalb-i memâlik olan İstanbul’da kan bırakmadığından hüsn-i niyyeti gösterir bir şefkat ile meşrutiyeti kansız kabul ettiğin gibi menfur olmuş Yıldız’ı mahbûb-i kulub etmek için eski zebaniler yerine melâike-i rahmet gibi muhakkikin-i ulemayı doldurmak ve Yıldız’ı Darülfünün gibi etmek ve ulum-i İslamiyeyi ihya etmek ve meşihat-i İslamiyeyi ve Hilafeti mevki-i hakîkisine is’ad etmek ve milletin kalb hastalığı olan za’f-i diyanet ve baş hastalığı olan cehaleti servet ve iktidarınla tedavi etmekle Yıldız’ı Süreyya kadar i’lâ et. Tâ hanedan-i Osmanî ol burc-i hilafette pertevnisâr-i adalet olabilsin. Hem dehavâic-i zaruriyyeye iktisad et. Tâ alıştırılmış olan israfata iktidari olmayan biçare millet deiktida etsin. Madem ki imamsın. Birden rüyadan uyandım. Gördüm ki, asıl bu alem-i yakaza rü’yadır! Asıl uyanmak ve hakikat o rüya imiş.”
(Volkan, sayı 84, 407)
Z. Kurşun burada "zebani" kelimesinin geçtiği ifadeyi bugünkü Türkçe ile şöyle açıklamış:
“Alem-i manada padişahı gördüm. Dedim; sen zekatü’l ömrü Ömer-i Sâni’nin mesleğinden sarf et: Tâ ki meşrutiyet riyasetine lazım ve biâtın manası olan teveccüh-i umûmiyeyi kazanasın.
Padişah dedi: Ben onun yolunda gideyim, siz de ol zaman ehlini taklid edebilirsiniz. Nerede sizlerde onlardaki kuvvet-i İslamiyet ve safvet ve ahlak!
Ben dedim: Bizdeki tenebbüh-i efkâr-i umumî ve tekemmül-i mebâdi ve vesâit ve ihata-i medeniyet o noktaların yerini tutmakla hem o noktaları istihsal, hem de netice-i matlûb olan adalet ve terakkiyi intaç edebilir. Düvel-i ecnebiyenin adaleti bunu ispat eder.
O dedi: Nasıl yapacağım?
Dedim: İstibdat, kalb-i memâlik olan İstanbul’da kan bırakmadığından hüsn-i niyyeti gösterir bir şefkat ile meşrutiyeti kansız kabul ettiğin gibi menfur olmuş Yıldız’ı mahbûb-i kulub etmek için eski zebaniler yerine melâike-i rahmet gibi muhakkikin-i ulemayı doldurmak ve Yıldız’ı Darülfünün gibi etmek ve ulum-i İslamiyeyi ihya etmek ve meşihat-i İslamiyeyi ve Hilafeti mevki-i hakîkisine is’ad etmek ve milletin kalb hastalığı olan za’f-i diyanet ve baş hastalığı olan cehaleti servet ve iktidarınla tedavi etmekle Yıldız’ı Süreyya kadar i’lâ et. Tâ hanedan-i Osmanî ol burc-i hilafette pertevnisâr-i adalet olabilsin. Hem dehavâic-i zaruriyyeye iktisad et. Tâ alıştırılmış olan israfata iktidari olmayan biçare millet deiktida etsin. Madem ki imamsın. Birden rüyadan uyandım. Gördüm ki, asıl bu alem-i yakaza rü’yadır! Asıl uyanmak ve hakikat o rüya imiş.”
(Volkan, sayı 84, 407)
Z. Kurşun burada "zebani" kelimesinin geçtiği ifadeyi bugünkü Türkçe ile şöyle açıklamış:
“Kansız bir şekilde meşrutiyeti ilan ettiği gibi nefret edilen Yıldız sarayının etrafındaki “zebanileri” yani devlet ricalini de değiştirmesini; onların yerine ulemayı koymasını ve Sarayı Üniversite gibi yaparak dini ilimleri ihya etmesini ve böylece hilafeti gerçek mevkiine çıkarmasını ister Bediüzzaman.
Yorum: Din âlimi olarak bilinen Said-i Nursi’nin “zebani” kelimesini kullanış tarzı itikadî açıdan problemlidir ve F. Gülen’in Cebrail aleyhisselama karşı saygısız ifadesini hatırlatmaktadır. Temel akaid ve ilmihal kitaplarında yazdığına göre, melekleri küçültücü şeyler söylemek kişiyi imandan çıkarır. Mesela "Senin bakışın bana Azrail gibi geliyor" demek. Veya "Cebrail bile söylese inanmam" demek. "Çocuklarınızı iyi yetiştirmezseniz, zebani olur" demek.
Murat Yazıcı
Yorum: Din âlimi olarak bilinen Said-i Nursi’nin “zebani” kelimesini kullanış tarzı itikadî açıdan problemlidir ve F. Gülen’in Cebrail aleyhisselama karşı saygısız ifadesini hatırlatmaktadır. Temel akaid ve ilmihal kitaplarında yazdığına göre, melekleri küçültücü şeyler söylemek kişiyi imandan çıkarır. Mesela "Senin bakışın bana Azrail gibi geliyor" demek. Veya "Cebrail bile söylese inanmam" demek. "Çocuklarınızı iyi yetiştirmezseniz, zebani olur" demek.
Murat Yazıcı